11 Aralık 2012 Salı

Lord Of The Wings

Yeni Nesil Sosyal Ağ: Sulia

Konu-tabanlı olduğu vurgulanarak lansmanı yapılan Sulia, kullanıcıların Facebook ya da Twitter hesapları ile de giriş yapabilecekleri ve ilgi alanlarına göre kurgulayabilecekleri yeni bir sosyal ağ. Seçilen ana konular üzerinden içerik takibi gerçekleştirilebilen Sulia’da bir kişiyi ya da yayıncıyı takip ettiğinizde de yine sizin ilgi alanlarınızda yaptığı içerik paylaşımları haber akışınıza düşüyor. Sulia bu sayede ilgi duyulmayan içeriklerden arındırılmış bir akış sunuyor. Yayıncılar da içeriklerini belirli konular üzerinden yaparak bu ayrıştırmayı sağlamış oluyor. Sulia’nın bir iOS uygulaması da bulunuyor.
sulia.com


 

Dikkat, bu evler uçuyor!

Fransız kökenli fotoğrafçı Launret Chehere, foto-manipülasyon ile evleri, bir karavanı ve bir çadırı gökyüzüne göndererek bir seri hazırlamış. Flaying Houses - Uçan Evler adını verdiği seri 5 farklı galeride sergilendi.

30 Ekim 2012 Salı

Tek başınıza binmeyin :)

İşe gitmek için asansör kullandığınızda başınıza neler gelebilir diye düşündünüz mü hiç? 
Lg, işe gitmek için asansöre bindiğiniz de başınıza neler gelebileceğini düşünmüş,  güzel de bir çalışma hazırlamış. IPS monitörlerinden hazırlanan bir zeminle insanların korkularıyla oynamayı fazlasıyla başarmışlar. Başlangıç olarak keyifli olan bu çalışmanın devamı da gelir umarım. 

Küçük bir tavsiye: asansöre tek başınıza binmeyin :)

22 Ekim 2012 Pazartesi

Kendisi küçük fiyatı büyük

Apple'ın yarın akşam iPad mini'yi lanse edeceği neredeyse kesinleşti. Şimdi ise iPad mini'nin fiyatının ne olacağı merak konusu oldu. Kullanıcılar daha küçük olması dolayısıyla iPad mini'nin daha ucuz olacağını düşünse de tahmin edilen fiyatlar beklentilerin üzerinde olacak gibi görünüyor.

Apple'a yakın bir kaynak olan 9to5mac isimli site, en düşük hafızalı iPad mini modelinin (16 GB) WiFi sürümüyle 329 dolara satılacağını yazdı. Elbette hafızanın daha yüksek olduğu iPad mini modelleri de olacak. 32 GB'lık modelin 16 GB'lık modele göre 100 dolarlık bir fiyat farkıyla satışa sunulması kuvvetle muhtemel.

3G/4G + WiFi model iPad mini'lerin fiyatlarının ise 16/32 ve 64 GB'lık hafızalarla birlikte sırayla 459, 559 ve 659 dolar olması bekleniyor.

Bu fiyatlarla iPad mini, Amazon'un 199 dolarlık Kindle Fire'ı ve Google'ın Nexus tabletinin fiyatından çok yüksek olduğu göze çarpıyor. Bu anlamda Apple'ın iPad mini'leri fiyat dezavantajıyla geleceği görülüyor.

Hint sinemasının ikonu

Bollywood'un efsanevi yönetmen ve yapımcısı Yash Chopra, 80 yaşında hayatını kaybetti. Chopra'nın dün, tedavi gördüğü Lilavati Hastanesi'nde çoklu organ yetmezliğine bağlı olarak öldüğü bildirildi.

Bollywood'un emektar film yapımcısı ve yönetmeni, "Romantizmin kralı" lakaplı Yash Chopra, 41 filmin yapımcılığını, 22 filmin de yönetmenliğini üstlenmişti. Hindistan’ın başbakanı Manmohan Singh, Chopra’nın ölümün ardından yaptığı açıklamada yönetmeni “Hint sinemasının ikonu olarak” tarif etti. Chopra'nın çektiği son film "Jab Tak Hai Jaan", Kasım'da vizyona girecekti. Chopra, bunu göremeden hayata veda etti.

Film kariyerine 1950'de büyük kardeşi B.R. Chopra'nın desteğiyle başlayan Chopra, Yash Raj Film şirketini kurarak 1973'te çektiği "Daag: A Poem of Love" filmiyle Filmfare'de en iyi yönetmen ödülüne layık görüldü.
Hindistan Film Akademisi, Golden Lotus ve Hindistan Ulusal Film Ödülü tarafından birçok ödüle layık bulunan evli ve iki çocuk babası Chopra'nın tanınmış filmleri arasında "Deewar" (1975), "Kabhi Kabhie a" (1976), "Dil to Pagal Hai", "Lamhe" ve "Veer-Zaara" bulunuyor.
Büyük oğlu da yönetmen olan Chopra'nın son filmi "Jab Tak Hai Jaan"ın ise gelecek ay Hindistan'da gösterime girmesi bekleniyor.


Yaratıcı e-ticaret örneği

İletişim her zaman iletişim değildir :)

Bir tuvalet kağıdı markası bu soruyu sorarken nasıl bir cevap bekliyor olabilir sizce? Kimse durup düşünmedi mi ama bu kadar da değil bunu da yapmayalım demediler mi :)

Türkiye’nin En İyi Blogları Bumerang Ödülleri’yle Belirleniyor

Türkiye’deki blog ekosistemini geliştirmek amacı ile 2007 yılında kurulan ve bünyesinde 20 bini aşkın bağımsız yayıncının yer aldığı Bumerang, Türkiye’nin en iyi blog ve web sitelerini ikinci kez ödüllendirmeye hazırlanıyor.
Bumads ile İçerik Aşkına
“Bumads ile İçerik Aşkına” konsepti ile hazırlanan etkinlik, 29 Kasım Perşembe günü Hilton Convention Center’da gerçekleşecek. Gizmodo Chief Editörü Matthias Sternkopf başta olmak üzere sektörün önemli isimlerinin katılacağı, sosyal medya, bloglar ve content marketing gibi başlıkların konuşulacağı konferans ile başlayacak etkinlik sonunda, katılımcılar aldıkları eğitimi belgeleyen sertifikanın da sahibi olacak.
“Bumads ile İçerik Aşkına” etkinliği Türkiye’nin en’lerinin seçileceği Bumerang Ödülleri‘yle devam edecek.
“En Tarz Blog” “En Çalışkan Blog” “En Sosyal Blog” “En Bilge Forum” “En İyi Yerel Site” ve “En Uyumlu Site” kategorilerinde düzenlenecek olan ödül töreninde “Jüri Özel Ödülü” de dahil olmak üzere toplam 7 site sahibi The New iPad kazanacak. Ayrıca tüm finalistler sürpriz hediyelerle ödüllendirilecek.
Bumerang kullanıcı paneli üzerinden kolayca başvurulabilen yarışmada, başvuru onayından sonra “sms oylaması”na geçilecek. Sonrasında ise her kategori, kendi alanında uzman jüri üyeleri tarafından değerlendirilecek.
Dünyaca ünlü bloggerlar, sektörün önde gelen markaları, reklam ajansları ve basının katılacağı “Bumerang Ödülleri”nde müzik dünyasının sevilen isimi Mirkelam ve İskender Paydaş sahne alarak konuklara unutulmaz dakikalar yaşatacak.
Siz de Türkiye’nin en iyileri arasında yer almak istiyorsanız Bumerang’a kayıtlı olan blogunuz/siteniz ile 15 Kasım 2012 tarihine kadar bumerang.hurriyet.com.tr’den yarışmaya başvurabilirsiniz.
Eğer hala Bumerang üyesi değilseniz kolayca üye olabilir, başvurunuzu üye girişi yaparak gerçekleştirebilirsiniz

http://bumerang.hurriyet.com.tr/anasayfa.htm

Bond benim!

Coca-Cola, bu defa yeni 007 Bond filmi Skyfall'a sponsor olan Coke Zero için eğlenceli bir çalışma yapmış. Otomata gelip Coca- Cola Zero almak isteyen kişiler Skyfall özel gösterim davetiyesi kazanıyor.




27 Eylül 2012 Perşembe

Tek yumurta ikizlerini bile ayırt edebiliyor!

Çin'in teknolojide önde gelen firmalarından biri 3 boyutlu yüz tanıma sistemini geliştirdi. Yeni yüz tanıma sistemi eskisinden farklı olarak her hangi bir sunucuya bağlı olmadan çalışabiliyor. Ayrıca bu yeni ürünün
özellikleri arasında ışığa ihtiyaç duymadan tarama yapabilmesi, karanlıkta yüz tanıyabiliyor olması.


Üstelik bu tanıma süreci sadece saniyeler sürüyor. Tek yumurta ikizlerini bile kolayca ayırt edebilen bu sistem Çin bünyesinde kullanılmaya başladı. Sistemin ücretlendirmesi kullanıcı hafızasına göre değişiklik gösterebiliyor. Örneğin 400 kullanıcı hafızasının kaydedilebildiği bir sistem 750 doların üzerinde. Yani kapasite arttıkça fiyat da aynı oranda artıyor.

Son olarak bu sistemin sadece güvenlik amaçlı kullanılmadığı, bunun yanında çalışanların mesailerine zamanında gelip gitmedikleri de kontrol ediliyor.

26 Eylül 2012 Çarşamba

ABD borsalarının en büyük 5. Şirketi bugün doğdu

Dünyanın en büyük arama motoru olan Google, kuruluşunun 14. yılını yeni  bir doodle ile kutladı.


Google 14 Yılda hayatımızın vazgeçilmezlerinden birisi oldu.İşte google nin serüveni,Stanford’da doktora yapan iki öğrenci, Larry Page ve Sergey Brin, Google’ı 27 Eylül 1998 yılında 1 milyon dolar yasal sermaye ile kurdu. Google’ın piyasa değeri 2009 yılı itibari ile 163 milyar Amerikan dolarıdır.Bu rakam ABD borsalarının en büyük 5. Şirketi olduğunu göstermektedir.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Samsung'tan Apple'a çeyreklik


Patent konularından dolayı davalık olan Samsung ile Apple'ın davaları en nihayetinde sonuçlandı. Gelin görün ki sonrası fazlasıyla komik bir hal aldı:) Samsung, Apple'a ödemesi gereken 1 milyar dolarlık tazminat bu sabah Apple'ın kampüs binasına 30'dan fazla kamyon yanaştırarak 1 milyar doları 5 centler şeklinde ödedi. İlk başta "şaka yapıyorlar heralde" dedilen bu kamyonların gerçekten de o şekilde ödeme tahlimatı aldıklarını anlayınca Apple yetkilileri 30 kamyon dolusu 5 centi alacak bir banka arayışına girdiler.

Freddie For A Day

5 Eylül, 1991 yılında ölen Freddie Mercury’nin doğum günü. Rockstarın doğum gününü kutlamak için düzenlenen Freddie For A Day isimli oluşuma bu yıl beklenmedik bir yerden destek geldi. Angry Birds’ün geliştiricisi Rovio, bu özel gün için Freddie Mercury’nin Angry Birds ailesine dahil edildiğini duyurdu ve Freddie the Angry Bird isimli kuşu tanıttı.
Freddie For A Day günü Mercury Phoenix Trust isimli yardım fonuna destek amacıyla düzenleniyor. Rovio ekibi de fona tüm dünyanın dikkatini çekmek amacıyla rock yıldızını bir Angry Bird kuşuna dönüştürmüş. Rovio açısından bu hareket son derece anlamlı zira kalıplaşmış bir kadroya sahip Angry Birds ekibine oyun içinde bile yeni kuşlar çok zor dahil ediliyor. Hatırlarsanız daha önce Türk kuşu Beep Bird bunu başaramamıştı. Freddie Mercury ile başlayan bu karakterize edilmiş Angry Birds tasarımlarının bir gelenek haline dönüşmesini (tıpkı Google’ın doodleları gibi) bekleyebiliriz.
Yukarıdaki görselin yanı sıra Rovio ekibi bugün Youtube kanalında Freddie the Angry Bird’ün başrolünde olduğu bir video yayınlayacak.
Geçtiğimiz yıl Google, 5 Eylül günü Freddie Mercury’nin 65. doğum günü için bir doodle yayınlamıştı.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Dijital eşitlilik

Evsiz gençlerin %75’inin sahip olduğu sosyal ağları kullanım alışkanlıklarının, okula giden yaşıtlarıyla benzer nitelik taşıdığı bulgusuna ulaşıldı.

Alabama Üniversitesi’nden Rosanna Guadagno’nun yaptığı araştırma, 19 yaşındaki 237 öğrenci ve 65 evsiz genci kapsıyor. Araştırma sonucunda, sosyal ağları kullanan gençlerin %90’ının Twitter, Facebook gibi popüler sosyal ağlara üye olduğunu ve günde bir saat kadar bu ağlarda vakit geçirdikleri gözlemlendi.
Guadagno bu araştırmayla, dijital eşitsizliğin tekrar ele alınması gerektiği üzerinde duruyor. Elde edilen bulgular, üniversite öğrencisi ve aynı yaştaki yoksul gençlerin arasındaki teknoloji kullanımını gözlemliyor ve dijital eşitsizliğin hala geçerli olup olmadığına değiniyor. İnternet erişim imkanı, aynı yaşta farklı olanaklara sahip olan iki grupta da farklı etki göstermiyor.
Anketin sonucunda, üniversite öğrencisi ile akranı olan yoksul gencin sosyal ağlardaki aktifliği denk olduğu gözlemlendiğinden, internet kullanım ve erişim imkanı oranının, yoksul kesimi doğru temsil eden bir oran olmadığı kanısına varıldı. Teknoloji ile büyüyen yeni jenerasyonların, teknolojiyi kullanımda sosyo-ekonomik şartların etkisinde kalmadığı (en azından ABD’de) belirlendi. Dolayısıyla grup farklılıklarını tanımlamak için teknoloji kullanım oranını ele almanın artık yanlış bir yol olduğu fark edildi.

Ucuz İphone'un yahnisi

iPhone 5′in lansmanına sayılı günler kaldı. Teknoloji meraklıları heyecanla bu özel günü beklerken, akıllı telefon hakkında bazıları neredeyse kesin olarak nitelendirilen sayısız iddia da ortaya atılıyor. Bu seferki iddia ise biraz acemice hazırlanmış ve gerçek olmaktan epey uzak.
Businness Insider tarafından paylaşılan ve GSM Israel tarafından yayınlanan videoda görüntülenen cihazın, bir fuar sırasında dünyanın en büyük eksesuar üreticilerinden birinin standında bulunan iPhone 5 olduğu iddia edildi.
Fakat anlaşılan o ki görülen cihaz yeni iPhone değil hatta klon, maket yada prototipi bile değil. iPhone 3GS modeli kod numaralı, yanlış tipografili ve başka açık göstergelere de sahip olan cihazın satış fiyatı ise sadece sekiz dolar.
Fransız blogu NoWhereElse, Çin’de son zamanlarda çok yaygın olan bu sahte iPhone’ları 8 dolara satın alınabildiğini söylüyor, üstelik siyah ve beyaz renk seçeneği de mevcut. Çin’deki aksesuar üreticileri, lansman gününde ellerinde olmasını istedikleri aksesuarları hazırlamak için, sık sık taradıkları haberlerden ve görsellerden yola çıkarak  prototipler hazırlıyorlar.

İşte şu ana kadar 350 binin üzerinde kişi tarafından izlenen video:
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=LV9y-bQ4-qM

Gelini Öpebilirsin Twitcan

Sosyal ağların hayatımızın büyük bir bölümünü kapladığı bir gerçek. Bilgilerimizi, söylemek istediklerimizi ya da fotoğraflarımızı paylaştığımız ve daha çok insana hitap etmek istediğimiz bu dönemde, evlenmek isteyen Cengizhan Çelik ve Canan Canik’in akıllarına en önemli günlerini Twitter’da paylaşma fikri gelmiş.
Üsküdar’da bir restoranda düzenlenen, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara’nın kıydığı nikah töreni Twitter’dan yapıldı. İnternet üzerinden kıyılan nikah, mekana yerleştirilen dev ekran ile davetlilerle paylaşıldı.
Daha önce hiç Twitter kullanmamış olan gelin Canan Çelik’in, Belediye Başkanının “kabul ediyor musunuz” sorusuna verdiği “evet” cevabı ilk tweeti olmuş oldu. Ayrıca şahitlerin onayı da mentionla alındı. Nikah kıyıldıktan sonra Belediye Başkanı, gelin ve damadın cevaplarını davetlilerden retweet etmelerini istedi.
Türkiye’de Twitter üzerinden, hatta tüm sosyal ağlar üzerinden ilk defa gerçekleştirilmiş olan bu nikah Twitter’da oldukça konuşuldu. Damat Cengizhan Çelik ise amacının takipçi kazanmaktan ziyade, sürpriz yapmak olduğunu belirtti.

İlk Arkadaşım


Arkadaşlık Günü’nde hiç kimse arkadaşsız kalmasın diye Ogilvy & Mather Argentina’nın Huggies için hazırladığı reklam kampanyasında, bebekler doğdukları an ilk arkadaşlarıyla tanışıyor. İki kişilik küvezlere konulan yeni doğmuş iki bebek de böylece bu günü özel olarak geçiriyor.


Hem iki kişilik kuvezler belki de daha mutlu bireyler haline gelmemizi sağlar, kim bilir!
Gelmiş geçmiş tüm Arkadaşlık Günleriniz kutlu olsun!

Şaka yapmıyoruz, denemeyin…

Virgin Mobile, ürün özelliklerinin tanıtıldığı sıkıcı reklamları bir kenara bırakarak, karşımıza güzel bir işle çıkarıyor ...

http://www.youtube.com/watch?v=Y8pdaEgXENE&feature=player_embedded

(Okuyucuya not: Bu arada reklamdaki şu küçük ayrıntı da hoşuma gitti. Her tehlikeli planın (mikrodalga, tavanın içinde telefon vs.) ‘denemeyin’ yazıyor. İşin komik tarafı, reklam ilerledikçe uyarılar da artıyor: ‘Lütfen denemeyin… Cidden denemeyin… Şaka yapmıyoruz, denemeyin… Bunu da denemeyin… Bunların hiçbirini denemeyin.” :)

Çantanın da 2D olanı

JumpFromPaper çantaları nasıl böyle inanılmaz görünüyor? Yenilikçi çizgilerle karikatür benzeri çantaları 2D formatında çarpıcı renklerle boyayarak piyasaya süren marka, $109 karşılığında çantalarla buluşmanızı sağlıyor. Görenlere “bunlar gerçek değil, dedirten çılgın çantalar sahiplerini bekliyor.

Bensimon'um olmadan asla


Fransız markası Bensimon tenis ayakkabıları , Fransızların conversi.Paris de çok moda olan bu  canvas sneakerları herkesin ayağında görebilirsiniz.Tabii durum böyle olunca Bensimon sneakerlar  basit modeli ve rahatlığıyla stil ikonlarının da favorisi oldu.Bunların arasında Brigitte Bardot, Jane Birkin, Prenses Diana gibi efsane moda ikonları vardı.Bugün de Naomi Watts, Keri Russell, Liv Tyler, Katie Holmes, Julia Roberts gibi birçok ünlü ismin ve onların çocuklarının favorisi oldu. Hem rahat ,hem modern , hem de birçok farklı rengiyle her kıyafetle kombin edilebiliyor.Fiyatı da uygun. Çocuk modelleri $40 ,bayan ve erkek modelleri  de modeline göre $40-$100 arası değişiyor.Modellerine ve renklerine bensimonusa.com sitesinden bakabilirsiniz.

Aman Dövmemi Herkes Görmesin!




Dariusz Baron’un hazırladığı SunTanToos adındaki dövme projesi sayesinde özel bir kimyasalla hazırlanan dövmeler sadece güneş altındayken belli oluyor. Çünkü dövmeyi belirgin kılmak için güneş altında kalıp azıcık yanmak gerekiyor!

 

Plajda günboyu kalıcı olacağını tahmin ettiğim dövmeler, duş alındığında etkisini yitirecektir muhtemelen. Yine de orijinal durduğundan gerçek dövme yaptırmak istemeyenlerin, "hint kınası dövmeler" yerine tercih edebilecekleri bir alternatif olmuş bence. Tuttum bu dövmeleri ;)




Markaya Teşekkürler...

Yaşanmış bir hikayenin sosyal medyada, bir "marka sayfasında" yankı bulmasından bahsedeceğim bu haberde. Markalar için tüketiciyle empati kurmanın, doğru içgörü oluşturmanın ne derece önemli olduğunu gösteren bir hikayeden de aynı zamanda.

ABD New Hampshire'dan Brandon Cook adındaki bir kullanıcı, başından geçen dokunaklı bir olaydan hareketle, ABD ve Kanada'da bakery mağazalar zinciri bulunan Panera Bread'e şöyle bir teşekkürde bulunmuş kendi Facebook sayfasından.



Kısaca özet geçiyorum Türkçe olarak;

Brandon'un kanser hastası büyükannesi, torunundan canının çorba çektiğini, ancak hastanedeki hiçbir şeye benzemeyen çorbalardan bıktığını dile getirmiş. Brandon büyükannesinin en sevdiği çorba Clam Chowder (ekmek içinde sunulan, deniz ürünleri ve sebzeye yapılan bir tür çorba) için, sadece Cuma günleri çıktığını bildiği halde, Panera'nın yolunu tutmuş. Şube müdürüne olayı anlatmış ve çorbayı yapıp yapamayacaklarını sormuş. Ve hiç tereddütsüz çorbayı çıkaracaklarını söylemişler. Böylece Brandon büyükannesinin en sevdiği çorbayı satın alıp onu mutlu edebilmiş.


Oğlunun yazdığı bu yazıyı çok beğenen ve duygulanan annesi Gail Cook, aynı yazıyı Panera Bread'in fan sayfasının duvarında paylaşmış ve post kısa sürede 500 bin beğeni, 20 binden fazla yorum almış.



Facebook'ta büyük yankı yapan bu olaydan sonra NH, yerel haber ve etkinlik kanalı Nashua Patch bir röportaj yapmış Cook ailesiyle. Penara'nın tüketiciyle iletişimini sağlamlaştırması açısından, sosyal medya kanallı bir hikaye kampanyası başlatması da kaçınılmaz olmuş tabi tüm bu yaşananlardan sonra.

Gündelik hayatta, sıradan olmasa da gayet tabii benzer örnekleriyle karşılaşabileceğimiz bu hikayenin 'gerçek oluşu', markanın haberi olmadan üçüncü tekil kullanıcı tarafından direkt sayfa duvarına post edilmesi, gönderiye olan yoğun ilgiyi ve olayın tüm dünyada bu kadar konuşulmasını hiç de zorlanmadan açıklıyor bana kalırsa.

*Haber fotoğrafı Nashua Patch'in sayfasından alınmıştır.

 

24 Temmuz 2012 Salı

IKEA' nın artırılmış gerçeklik teknolojisi


Her yıl Ağustos ayında katologlarını yenileyen IKEA, 2013 sezonu için müşterilerine farklı bir deneyim sunmak istemiş ve kataloglarını artırılmış gerçeklik teknolojisi kullanarak tasarlamış. Kullanıcılar, önümüzdeki ay çıkacak kataloğu, akıllı telefonlarına indirdikleri IKEA uygulamasıyla animasyonlu şekilde inceleyebilecekler. Örneğin uygulamayı yükleyen kullanıcı, katalogdaki IKEA gardrobuna telefondaki uygulamayla baktığı zaman içindeki rafları ve eşyaları da detaylı olarak görebilecek.

Kataloğun dijital versiyonu ise 31 Temmuz'da IKEA'nın sitesinden indirilebilecek.


http://www.youtube.com/watch?v=QQ8HNXtl7jQ&feature=player_embedded#!

Senin kostümün hangisi?

Sosyal medya platformalrının renklerini, figürlerini taşıyan herşeyi gördük. Peki, şimdi size bu sosyal mecraların elbiseleri, ayakkabıları ve daha bir çok aksesuarları var desem ne dersiniz? Bu farklı fikirle karşımıza çıkan (@bforbel) 'in Bforbel isimli blog'unu da takip etmenizi öneririm.









23 Temmuz 2012 Pazartesi


Andy Grammer’ın YouTube’daki çok başarılı interaktif müzik videosunundan sonra sira peuget’da…

Yeni 2012 Peugeot 208 gerçekten çok şık bir küçük otomobil, üstelik önceki 208’den çok daha hafif. Bu aracın temsil ettiği dinamik ve atak hayat felsefesi, bu interaktif YouTube videosunda hayat bulmuş.

Neredeyse tüm film boyunca çırılçıplak olarak görülen baş erkek oyuncusuyla da dikkat çeken film, hikaye boyunca bize çeşitli mücadelelerde akışa kapılmamız ya da geri çekilmemiz konusunda seçenekler sunuyor. Ben sürekli “challenge accepted” modunda ilerledim. Bu tip projeleri uzaktan sıkıcı bulurum ama Peugeot 208 filmini ilk görüşte baştan sonra -gülümseyerek- izlediğimi itiraf etmeliyim. Basit görünen bir fikri iyi bir prodüksiyonla hayata geçirmeyi başarmışlar.

Video 2 milyon izleme sayısına yaklaştı bile…

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=1KduwP0wv2w


Türk gençliğinin flört kodları


MediaCat dergisinin yayınladığı araştırmaya göre, harem-selamlık düzen hala Türk toplumunda kadın-erkek ilişkilerinin temelini oluşturuyor. Türk gençliğinin flört kodlarını ortaya çıkaran araştırmaya bir göz atalım.

- Kadınlar ve erkekler erken yaşlardan itibaren farklı ortamlarda sosyalleşiyor ve cinsiyet ayrımı Türk toplumunun en temel belirleyenlerinden birisi.

Kızlar daha büyük yaşlardaki kadın akrabalarıyla, erkekler ise aynı yaşlardaki hemcinsleriyle vakit geçiriyor.

Kadınlarla erkeklerin daha ileriki yaşlardaki etkileşimlerine yansıyan harem-selamlık düzeni kişinin kimliğinin serpildiği ergenlik dönemine kadar dayanıyor.

Bu düzen ileriki yaşlarda erkekleri el üstünde tutup, kadınları eve hapsederek toplumsal hayattan dışlarken, lise döneminde de bu sistem tersi yönde çalışıyor. Lise dünyasında karşımıza toplumsal hayatta daha aktif, baskın kızlar tarafından sıklıkla tartaklanan, ezilen, sakin ve pasif erkekler çıkıyor.

Lisedeki kadın-erkek ilişkilerine damgasını vuran toplumsal gerçek, dünyayı tanımaya çalışan ergen erkekler ile üzerine 40 yaşında bir kadının tavır ve tecrübelerini giyinmiş bir genç kızın iletişim kuramaması.

Bu farklılık öyle çarpıcı bir hale geliyor ki, aynı yaş grubundaki erkekler kızları “cazgır”, “tehlikeli” sıfatlarıyla tanımlarken, kızlar kendi yaşıtı erkekleri “ergen” ve “pasif” olarak ti’ye alıyor.

Analı kızlar garip yiğitler

 -Anneleri ve annelerinin arkadaşlarıyla konuşarak edindikleri bilgilerle liseli kızlar, yaşıtları olan erkeklerden “ne istediklerini bilmelerini”, “internetten değil, yüz yüze konuşacak kadar cesur olmalarını”, “sevdiklerini sadece söylemekle kalmayıp bir de hissettirmelerini” istiyor.

Liseli erkekler ise “erkek değilse karşıma çıkmasın zaten” diyen bu kızların “asabi tepkilerinden” veya aşağılanmaktan korkup çekiniyorlar.

Başarısızlık/reddedilme korkusu, kız ve erkeklerin arasındaki mesafeyi iyice açıyor.

Bu fiziksel ayrımın en önemli sonucu ise kızların ve erkeklerin ayrı dil kalıpları geliştirmesi, aynı sözcükleri kullanarak başka şeyler anlatmaları ve birbirlerini hiç anlamamaları.

Kızlar arasında “sünepe” sözcüğü yaygın tüketim alışkanlıklarını toplumsal baskı ile kabullenen erkekleri tanımlamak için kullanılırken, aynı sözcük erkekler tarafından cesaretsizliği anlatmada kullanılıyor.

Baktığınız kıza şu an ulaşılamıyor

-Kızlar ve erkekler flört söz konusu olunca ortak bir davranış kodu geliştiriyor: Tanışamama. Kızlar kendilerini olabildiğince baskın göstermeye özen gösterseler de, hala ilk adımı erkekten bekliyor. Erkekler de hoşlandıkları kızla tanışmak için adım atmaktansa “bakmayı” tercih ediyor. Peki baktığı kız senden hoşlanmışsa ne yapar: “O da bakar”

Bu bakışma kızlar ve erkekler tarafından tamamen farklı anlaşılıyor. Kızlar için bu tanışmaya bir davet iken, erkekler bu gülümsemeyi cinsel davet olarak algılıyor.

-Kendi hemcinsleri ile sosyalleştiğinde yaptığı maça gitmek, oyun salonuna gitmek gibi aktivitelere kızları davet etmeyen erkeklerin, kızlarla vakit geçirmek, kızlarla tanışmak için geliştirdiği en temel strateji AVM’lere gitmek ve buralarda yemek yemek.

-Sanılanın aksine Facebook birinci değil ikinci aşama ve ikinci aşamadan sonrası tanışmaya kıyasla daha kolay: MSN, SMS/BBM/whatsapp, telefonla konuşma ve buluşma.

Facebook jargonu

-Kendilerini karşısındaki kişiye tam olarak anlatamayan gençler Facebook, MSN, BBM gibi ortamlardaki araçları kullanarak iletişim kuruyor. Örneğin bir kıza ondan hoşlandığını söylemektense profil resmini “like” etmek çok daha kolay ve üstelik yanlış anlaşılmıyor.

Sorun baş başa kalmak

-Sorun baş başa kalan iki gençten birinin diğerine duygularını veya arzularını açamaması değil, iki gencin arkadaş grubu arasından sıyrılarak birbiriyle tanışmak ve bir şeyleri başlatmak için ne yapacaklarını bilememeleri.

Melis ALPHAN

(Kaynak: Hürriyet)

http://www.hurriyet.com.tr/magazin/yazarlar/19911036.asp

İhtiyacın kadarını kullan..





* Su kaynaklarını korumak adına düzenlenen kampanyanın bu ve benzeri birçok reklam örneği  var…

- Ben balık yemem.
+ Neden?
- Balıklar denize işer…
+ Çocuklar da denize işer.
- Çocukları da yemem. :)

Cartman: İyilik ve adalet için buradayız.
Muhabir: İyilik ve adalet mi ? Az önce Justin Bieber ve hayranlarının yarısı öldü.
Cartman: Evet yardım edebildiğimiz için mutluyuz

Dünyada imrenilen markalar...

Sosyal medya & focus group çatışması



Son günlerde sıkça bahsedilen ‘’ focus group’’ geleneksel yönteminin yerini Sosyal Medya’ya bırakması.. Aslında bıraktı denemez ama teknoloji cağının getirisi olarak görülen bu durumun aslında iyi mi kötü olduğu hakkında herkesin sorusu var.. Sosyal medya ‘’ focus group’’ yönetiminin yerini alır mı? Bu ne zaman olur? Online olarak elde edilen veriler yüz yüze temaslarla elde edilen verilerin doğruluğuna saip olabilir mi? Birbirlerini destekleyerek ilerleyen nesillere beraber yolculuk edemezler mi? Gibi bir sürü soru mevcuttur. Gelin örnekler üzerinden bakalım.. Sosyal medyayı benimseyen bir marka örneği olarak Mercedes-Benz’e göz atalım. Alman otomotiv endüstrisindeki ilk online pazar araştırma topluluğu olan “Stars Insight” ile Mercedes-Benz web 2.0 ve sosyal medya dinamiklerini kullanarak 20 – 45 yaş grubundaki sürücülerden oluşan hedef kitlesiyle temas kuruyor ve online pazar araştırmalarını bu web sitesi üzerinden yürütüyor. Bu site üzerinde anketler, moderasyona tabi tartışma ve forum ortamları, chat odası, medya galerisi, fikir yarışmaları, ürün ve hizmet değerlendirme ve yorum bırakma opsiyonları yer alıyor. Stars Insight ile Mercedes bir yandan hedef tüketici topluluğuna test amaçlı pazarlama materyallerini sunar ve reklam kampanyalarını tanıtırken bir yandan da fikir yarışmalarıyla tüketicilerine talep ettikleri özelliklere ve servislere dair önerilerini paylaşma imkanı sağlıyor. Belki de asıl soru sosyal medyanın günlük hayatta pek de etkisinin hissedilmediği ürün ve hizmetler için ortaya çıkıyor. Sosyal medya “focus group”ların yerini gerçekten alır mı yoksa yüz yüze yapılan görüşmelerle katılımcıların tepkilerinin samimiyetini görebilmek adına “focus group” yöntemi varlığını sürdürmeye devam eder mi? Focus group araştırmalarının en güçlü yanı katılımcıların tepkilerini doğrudan gözlemleme şansı tanıyor olması. Online araştırmalarda kimi katılımcılar anonimliğin verdiği rahatlıkla gerçek hislerini ve düşüncelerini gizleyebilirler, öyle değil mi? Öte yandan geleneksel pazar araştırma yöntemlerinde katılımcılar bir ürün ya da hizmete dair yanıt vereceklerinin bilinciyle, aslında yanıtlarını şartlanmış olarak veriyorlar. Oysa sosyal medyada; twitter örneğinde olduğu gibi kullanıcıların kendi deneyimlerini hiçbir yönlendirme olmadan paylaştıklarına tanık oluyoruz. Bu açıdan bakıldığında sosyal medyanın tüketici algısına dair daha rafine bulgular sağlayacağı kanısına varmak da mümkün. Mike Moran konuyla ilgili bir makalesinde bu ikileme bence gayet akılcı bir yorumla yaklaşıyor. Sosyal medyayı pazar araştırmasının bir parçası olarak ele alırsak focus group ve sosyal medya birbirini destekleyen iki araç olarak kullanılmaya devam edebilir. Focus group gibi geleneksel araştırma yöntemleriyle elde edilmesi zor olan bulgulara sosyal medya takibiyle ulaşılırken sosyal medyada karşılaşılan bulgular anket ya da focus group gibi yöntemlerin yardımıyla desteklenebilir…

Timsah Like'larını al ve git:)


Dondurmaya, ayakkabıya, elmas’a ve Brad Pitt’e bayılırız!



Bütün müzisyen, yazar, filmlerin konusu olan ” kadınlar ne ister?” sorusu üstesinden geldiğimiz onca bilimsel, toplumsal sorun ve bulguların sonucunda çözülemeyen tek bilinmeyen :) Tamam,  tamam burda karmaşık olmadığımızı ya da bizi anlamanın kolay olduğu ama erkeklerin  beceremediği değil söylemeye çalıştığım. Aksine, herşeyi durup dururken karmaşıklaştırdığımızın bilincindeyim. ( Bir bayandan gelmeyecek itiraf, not edin :)  Tüm bu karmaşıklığın yanı sıra şimdide size Kadınlar internetten ne ister sorusunun yanıtını vereceğim. Yanlız bu araştırma yapılırken; kadınların karmaşıklığından olsa gerek bir türlü kesin, net cevaplar ne yazık ki bulunamamıştır. Malum kadınlar için durum erkeklerin ki kadar kötü değil. Keza bir erkeğin isteyebileceği şeyler bir elin parmaklarını muhtemelen geçmeyecektir.

Ama erkeklerin elinde artık her şeyin aranıp bulunabildiği ve aynı zamanda ölçülebildiği internet gibi muazzam bir platform var. Sosyal medya izleme şirketi NetBase de aynı şekilde düşünmüş ve kadınların ne istediğini internette araştırarak, hem üslup hem de sonuçlar bakımından esprili bir infografik ortaya çıkarmış. Hemen söyleyelim araştırmada erkekler de var.

İnfografikte erkeklerin internette en çok aradığı şeyin tahmin edileceği gibi araba olduğu görülüyor. Bu kitle arasında arabaların kadınlardan daha iyi olduğunu düşünenler dahi var. Sonuçlarda Ford, Honda ve Dodge en çok tercih edilen üç marka olarak öne çıkıyor. Erkeklerin diğer aradığı şeyler ise yemek, elektronik ve kadın olarak sıralanıyor.

İnfografiğe göre kadınlar internette en çok dondurma arıyor. Dondurmayı ayakkabı, elmas ve Brad Pitt izliyor. İnfografik erkeklere dondurma seçiminde ipucu sayılabilecek marka tercihlerini de sunuyor. Kadınlar dondurma konusunda en çok vanilya ve çikolata aromalarını tercih ediyor.

Araştırma sonuçlarında erkek ve kadınlar ile ilgili hem ilginç hem de eğlenceli detaylar bulunuyor. İncelemenizde fayda

Uygulamanın Kralı


Fifty Three’nin yeni uygulaması Paper; arabirimi, çizim hassasiyeti, tasarımıyla gerçekten muhteşem bir uygulama. İster hayal gücünüzü kendi çizgilerinizle hayata geçirin isterseniz de gördüğünüz bir kare üzerinden mucizeler yaratın.

iTunes App Store’dan ücretsiz olarak indirebildiğimiz uygulama, tıpkı Hipstamatic’te olduğu gibi, ek özelliklerini belirli ücretlerle veriyor. Bu ek özellikler çizim için kullanılabilecek kalem ve boyaları içeriyor ki, uygulamadan keyif alıp bu ek özellikleri satın almamak imkansız gibi görünüyor.


http://vimeo.com/37254322

” Meral Okay ”


Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de baktım ki, benden çok Yaman”ın eşyaları var…Küçük küçük poşetlerle sızmıştı. Aşk bir sızma halidir… Yaman o kadar temiz bir adamdı ki ona kızamazdınız. Bir o kadar da yiğitti. Ben derdim ki; bu adam ne zaman yorulacak! Meğer acelesi varmış…Herşeyi o kadar yoğun, hızlı ve coşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ki büyüleyici bir şeydi bu. Ben köşeleri çok olan bir insandım. Yaman beni eğitti… Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden ”biz” olabilme halidir…İnsan egosu denetlenmesi en güç şeydir. Bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz… Biz birbirimize karşı çok saygılıydık… Eee bazen de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik… Döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi… Aşk bazen de bir kıyamama halidir… Şunu çok açık yüreklilikle söyleyebilirim, o benden daha iyi bir insandı…O kadar bebek, o kadar adam, o kadar temiz, onun kadar beklentisiz, onun kadar temiz yaşamayı öğrenmeye çalıştım. Buradan bir öğretmen öğrenci ilişkisi anlaşılmasın…O, o kadar ahlaklı ve temizdi ki, yaşam biçimi ve duruşu karşısında başka türlü olamazdınız. Onun yanında kirli kalamazdınız. Böyle bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana…Bu ateşle yanma hali o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın…Yaman’la her günümüz sevgililer günüydü…Eşine bu kadar çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır…Biz birçok defa sabah uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabah erken boğaz’ı turlardık.Bugün eksik olan ne? Bu topraklarda eksik aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır… Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep…Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz biz..

Meral Okay ~ Bir Nefes İstanbul

Ziyaretçiniz bol olsun!

Pinterest yoluyla blogunuzu nasıl daha popüler hale getirirsiniz? Pinleme nasıl yapılır?

Artık sadece blog yazıyor olmak diğer sosyal mecralarda yer alan arkadaşlarınızdan sizi ayrıştırmaz. Farklı olmak, daha çok etki toplamak için bir de o blog sayfasının trafiğini yükseltmek gerekir.

Gelelim nasıl olacağına:

1. Blog’unuza diğer sosyal mecralara da yer verin. Bunu her önünüze gelen mecrada değilde, seçici davranarak ve ilgili alanlara yayarak yapmalısınız.

2. Pinterest’i kullanın! Nasıl olacak, orası sadece fotoğraf paylaşımı yapılan bir platform demeyin. Pinterest reklam çalışmanıza başlamadan çnce küçük bir araştırma yapın. Blogunuzda yazdığınız konular hakkında diğer kullanıcıların pinleyip pinlemediğine ve ne kadar kişinin bu tip konuları takip ettiğine bakın.

3. Pinterest’te yapacağınız araştırmada karşınıza şunlar çıkacaktır: Aradığınız terimi içeren Pinleri, aradığınız terimler hakkında oluşturulmuş olan boardları ve bu terimlere profil bilgilerinde yer veren kullanıcıları

4. Daha popüler olduğunu düşündüğünüz konular hakkındaki yazılarınızı pinleyin.

 Unutmayın ki amacınız her bir yazınızın Pinterest üzerinde yer alması değil. Amacınız Pinterest’te blog yazılarınıza yer vererek blogunuza daha çok okuyucu çekmek.

5. Pinterest tamamen görsellik üzerine kurgulanmış bir sosyal medya platformudur. Bu nedenle, Pinterest’te çok kişiye ulaşmak için pinleyeceğiniz resimlerin kullanıcılarda yaratacağı algı da çok önemli. Her kullanıcının dikkatini çeken nesneler farklı olduğundan, seçeceğiniz resim de her bir kullanıcı da farklı etkiler yaratacaktır. Bu noktada karar vermeniz gereken iki unsur var. Blog yazınızda kullandığınız resimleri Pinterest’te paylaşırken de kullanabilirsiniz. Bu resimler, yazınızla daha fazla örtüşen resimler olduğundan, Pinterest kullanıcılarında yazınız hakkında bir izlenim oluşturacaktır. Bunun yanı sıra konuyla alakalı herhangi bir resmi de Pinterest’e yükleyebilirsiniz.

6. Mutlaka pinlediğiniz her konu hakkında açıklama yazın. Çünkü hiç kimse o konunun içeriğini sizden daha iyi bilemez ve kullanıcılar ne ile karşılaşacakları konusunda bilgi sahibi olmak isterler.

7. Pin it eklentisi, blogunuzu ziyaret edip yazılarınızı okuyan kişilere, yazılarınızı hızlı bir şekilde Pinterest’te paylaşma imkanı tanır. Pin it butonu ile paylaşılacak yazılarınıza ait açıklamaları siz belirlediğinizden, okuyucularınız hız ve kolay bir şekilde Pinterest’te sizin marka temsilciniz rolünü alacaklardır. Diğer sosyal medya platformlarına ait paylaşım butonlarının aksine, Pin it butonunun her bir yazınıza tek tek eklemeniz gerekmektedir. Zahmet gerektiren bir işlem olarak gözükse de, birkaç dakika içerisinde kurabileceğiz bir paylaşım eklentisidir. Bu çabanızın karşılığı olarak, pin resmi seçme ve açıklamayı istediğiniz gibi yazma olanaklarını elde edeceksiniz ve her bir kullanıcı yazılarınızı sizin gözükmesini istediğiniz şekilde paylaşmış olacak.

Bu aşamadan sonra yapmanız gereken şey blogunuza Pinterest’ten gelen trafiği ölçmek ve takip etmek. Beğenilen blog yazılarınız doğrultusunda kendinize bir yol çizebilir ve kullanıcıların daha çok ilgisini çekecek konular üzerine fikir beyan edebilirsiniz. He bir de bu trafiği daha belirgin bir şekilde ölçmek istiyorum diyorsanız. En verimli sonuçlar için Google Analytic’ten yardım alabilirsiniz




20 Temmuz 2012 Cuma

Bazen en iyisidir!


Like sayısıyla soyunan kadın


Geleneksel reklamcılığın en çok başvurduğu dikkat çekme yöntemlerinden biri olan seksüel içerik, sosyal medyada da markalara veya kişilere prim yaptıran yegane araç. Bunun için fazla uzağa gitmeden ülkemizdeki günlük milyonlarca trafik alan büyük haber sitelerinin içeriğine ve Hilal Cebeci/Esra Ceyda Kardeşler gibi binlerce takipçisi bulunan Twitter fenomenlerinin neler yaptıklarına bakmak yeterli.

İnsan benliğinin yumuşak karnı olarak niteleyebileceğimiz bu bölgeye haliyle vuran da çok oluyor. Sosyal medya tarafında da yaratıcılık ve bilinirlik arayan ajansların kalemi de zaman zaman seksüel içeriğe kayıyor. Arnold Amsterdam adlı reklam ajansı, Hollandalı moda markası Stüssy için hazırladığı Facebook kampanyasında, gelen like sayısına göre üzerindekileri çıkarması için kadın bir model kullanıyor.

Bir erkek giyim markası olan Stüssy’nin Facebook sayfasında, sizi üzerinde 20 kat giysi bulunan bir model karşılıyor. Kampanyaya göre sayfa beğenildikçe model sırayla üzerindekileri çıkarıyor. Kampanyanın hikayesi ise ajans tarafından şöyle ifade ediliyor: “Üzerindeki giysi katmanları altında boğulan modeli bu sefil durumdan kurtarmak için Facebook kullanıcılarının yardımını bekliyoruz. Bu bir kamu görevidir”


“Strip for Likes” sloganının kullanıldığı sayfanın şu anda yaklaşık 3 bin takipçisi bulunuyor. Markanın takipçi artırmak için oldukça efektif bir yöntem kullandığı açık. Ancak şimdilik bu kampanyanın ne kadar devam edeceği ve modelin kıyafetlerini çıkarmaya nerede son vereceği bilinmiyor. Keza ortada Facebook’un çıplaklık konusunda ciddi bir tutumu var. Ayrıca her ne kadar kimi zaman delinse de Facebook’un hizmet şartlarına göre kampanyalar için “like” butonunun kullanılması yasak.

Sonuç olarak Stüssy seksüel içeriği ne ilk ne de son kez kullanan marka. Ancak erkekleri hedef alan kampanya için düşünülmesi gereken, bunun kullanıcıları Stüssy ürünlerini satın almaya ikna edecek kadar iyi bir fikir olup olmadığı ve kadınların markaya olan yaklaşımını ne kadar etkileyeceğidir.

Sanat bazen korkutur!






Amerikalı sanatçı Mark Jenkins, insanların gördüklerinde oldukça tedirgin olacağı heykeller tasarlayıp bu heykelleri ülkelerin en kalabalık merkezi sokaklarına yerleştiriyor.

Sokak sanatına başlamadan önce saksofonist ve web tasarımcısı olarak çalışan 41 yaşındaki Jenkins’in bu çalışmalardaki amacı, insanların bir an da olsa kafalarını mobil cihazlarından kaldırıp etrafa bakmalarını; neyin gerçek, neyin sahte olduğunu sorgulamalarını sağlamak.
“Hayat ön provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir. Bu alkışı olmayan tiyatronun perdesi kapanmadan; gülün, şarkı söyleyin, dans edin, aşık olun. Hayatınızın her anını değerlendirin.” Charlie Chaplin

Sağlık Sektörü Sosyal Medyayı Nasıl Kullanıyor?




Sosyal medyanın sektörler tarafından kullanımına baktığımızda en geriden gelenlerden biri de şüphesiz sağlık ve ilaç sektörüdür. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kuralların net hatlarla belirli olmaması kimi zaman cesareti kırıyor olabilir, bununla beraber sosyal medyanın doğduğu yer olan A.B.D.’de sağlık sektörünün nasıl bir profil çizdiğini öğrenmek bizi biraz rahatlatacaktır.

Araştırmanın sonuçlarına göre A.B.D.’deki 5.754 ruhsatlı hastanenin %21’i aktif olarak sosyal medyayı kullanıyor. Bu, her 5 hastaneden birinin Facebook, Twitter, Foursquare veya Youtube aracılığıyla tanıtım yaptığını ve potansiyel veya halihazırdaki hastalarıyla iletişim kurması demek. Sosyal medyada aktif hastanelerin % 87’sinin bir Facebook hayran sayfası mevcut. Hemen arkasından, % 77 ile lokasyon bazlı servis veren, bulunduğunuz yeri paylaşmak için “check in” yaptığınız, ve sizden başka kimlerin orada olduğunu, daha önceki ziyaretlerinde nasıl yorumlar yaptıklarını görme imkanı veren Foursquare geliyor.  Ardından, bu hastanelerin yaklaşık üçte ikisinin, gelecekteki organizasyonları hakkında bilgi vermek, hastalık tarama testleri konusunda halkı bilinçlendirmek ve cesaretlendirmek ve başka faydalı bilgiler vermek için kullandıkları Twitter geliyor.

Sağlık kurumlarının sosyal medya kullanımı sadece hastalarla iletişim kurmakla ve pazarlama aktiviteleriyle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda bu kanalları klinik araştırma işe alımları, hasta monitorizasyonu ve eğitim aktiviteleri için de kullanıyorlar.

Doktorlara gelince…

Bu araştırmaya katılan doktorların % 87’si sosyal medyayı kullandığını belirtirken, beklenenin üstünde bir çoğunluk (% 67) mesleki amaçla sosyal medyayı kullandığını ifade etmiş. Bu aşamada, AMA(Amerikan Tıp Birliği), hekimlere sosyal medyada özel ve profesyonel profillerini ayırma konusunda bazı telkinlerde bulunmakta. Özel hayatın işe karışması ve bazı özel bilgilerin korunması konusundaki riskler dolayısıyla, halihazırda kanun olarak kabul edilmiş uygulama şartları olmasa da, gerek sağlık kurumlarının, gerekse hekimlerin proaktif olarak, sosyal medyada kendi kabul ettikleri veya genel kabul görmüş politikalar dahilinde hareket etmeleri en iyisi.

Çarpıcı olanı, araştırmaya katılan ve sosyal medyayı aktif kullandıklarını ifade eden sağlık kurumlarının % 45’inin, kendi oluşturdukları bir sosyal medya politikası olmadığını belirtmiş olması.

Eğer bir sosyal medya politikası rehberi oluşturmaya başlayacaksanız, Cleveland Clinic’in uyguladığı kuralları inceleyebilir, daha çok örnek içinse buraya bakabilirsiniz. Yorum, öneri ve katkılarınız içinse aşağıdaki bölüm 24 saat sizlere açık.

This is Spartaaaaaaaa!


Tutacak deyip geçmeyin!



Kahve bardaklarının tutacaklarına Gulf News’un her saat yayınladığı Tweetleri basıyor. Bu Tweetlerin yanına bir de QR kod koymuşlar ki direk Gulf News’un internet sitesindeki haberin tamamına ulaşabiliyorsunuz.

http://vimeo.com/38500966

Sosyal medyacıdan beklenenler...